Ben çocukken Adana'da bir yıl geçirmiştik. Hatta ilkokula da Adana'da başladım (bu konuya da daha sonra değinmeliyim). Tam bir gün okuduktan sonra İstanbul'a döndük.
Adana'da yaşadığımız döneme bir kurban bayramı denk geldi. Ki bu çok normal her yıl bir kurban bayramı olur, neyse.
Evimiz hayvan beslemeye musaitti 2 katlı müstakil bir ev. Önünde tarlalar falan da vardı o zamanlar, şimdi tarlalardan eser yok her yer parsellendi ev oldu.
Gelelim kuzu meselesine, kurban bayramından bir süre önce kuzuyu aldık ve beslemeye başladık hatta başladım diyebilirim. Kuzumla çayıra çimene yayılırdık, elimle beslerdim kuzuyu. İpe bağlamaya gerek duymazdım beni takip ederdi.
Benimle birlikte evin üst katına çıkmaya bayılırdı.
Beni göremeyince bir yere saklandığımda saklandığım yeri tahmin eder oraya doğru inatla bakar beni bulmaya çalışırdı.
Resmen arkadaş olmuştuk, sonra ne mi oldu. Bayram geldi tabii. Olanlar oldu yani.
Şimdi hatırlıyorumda bulduğum fotoğrafa uysun diye hep kuzu dedim ama resmen koyundu benimkisi :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder